
FRANCO'NUN “ÇALINAN BEBEKLERİ”NDEN NAZİ ALMANYASINA, SOSYAL HİZMETLERİN KARANLIK GEÇMİŞİ : KÜRESEL BİR HESAPLAŞMA ZAMANI
FRANCO'NUN “ÇALINAN BEBEKLERİ”NDEN NAZİ ALMANYASINA, SOSYAL HİZMETLERİN KARANLIK BİR GEÇMİŞİ : KÜRESEL BİR HESAPLAŞMA ZAMANI!
Vasillios Ioakimids, Sosyal Çalışma Profesörü, Essex Üniversitesi
Francisco Franco’nun diktaörlüğü sırasında ailelerinde çalışan bebeklere dair sancılı geçmiş, İspanya’da ortaya çıkmaya devam ettikçe, sosyal hizmetlerin bu süreçteki rolü de ön plana çıkmaya başladı.Ekim 2018'de eski bir doktor bebeklerin çalınması olayları nedeniyle suçlu bulundu, ancak kaçtığı için cezalandırılamadı (Yakın zamanda yayınlanan Başkanların Sessizliği adlı belgesel de bu durumdan etkilenenlerin adalet mücadelesine ışık tuttu).
İspanya iç Savaşı’nda (1936-1939) cumhuriyetçi güçlerin yenilgisinin ardından Franco, nüfusun ideolojik ve politik kontrolünü amaçlayan karmaşık ve kapsamlı bir sistem yarattı. Bu sistem iki ana unsura dayanıyordu. Bunlardan birincisi çoğunlukla sol düşünceye sahip vatandaşların hapsedilmesi ve zulmedilmesiyle sosyalist ideolojinin acımasız bir şekilde bastırılmasıydı. İkincisi ise, ideal bir İspanyol ailesinin yaratılmasıydı.
Bu sistemin mağduru olanlar için kurulan dernekler, 1970’lere kadar 300.000 kadar sol görüşlü ve işçilerin ailelerin bebeklerinin yasadışı olarak ailelerinden alındığı , çoğunlukla orta sınıf milliyetçi ailelere evlatlık verildiğini tahmin ediyorlar.
Farklı devlet kurumlarında çalışan doktorların, hemşirelerin, sosyal çalışmacıların da dahil olduğu yüzlerce – hatta binlerce- çalışan bu ihanetin parçası oldu. İspanya Katolik Kilisesi, bu geniş kapsamlı ağda kilit bir rol oynadı ve Franco’nun sosyal hizmetleri Auxillo Social[1]’e doğrudan dahil oldu.
Öte yandan, Arjantin ve Yunanistan gibi askeri egemenliği yaşayan ülkelerin siyasi tarihine daha yakından bakıldığında benzer uygulamaların farklı ülkelerde de sistematik ve yaygın olduğu görülmektedir. Bizim Avustralya’da Kanada’da ve Gröland da yapmış olduğumuz araştırma askeri egemenliği yaşayan ülkelerde mevcut durumun, yerli kültürleri bastırmak ve yerli topluluklara zorla yerleşimci değerleri benimsetme girişimleriyle bu ülkelerde de var olduğunu göstermektedir. Bir kez daha, nükleer aile kurumunu manipüle etmek ve yeniden şekillendirmek, sosyal politika ve sosyal hizmetlerin altın standardı olarak kabul edildi. Bu arada, 20.yy boyunca, Güney Afrika’daki sosyal çalışmacılar, Apartheid’in yaratılmasıyla sonuçlanan ırk ayrımcılığı uygulamalarını kabul ettiler.
Ayrışma ve sosyal mühendislik uygulamalarında sosyal hizmetlerin karmaşıklığının en kapsamlı, meşhur ve sofistike örneklerinden biri Nazi Almanya’sındagerçekleşti. Sosyal hizmetler, Naziler için ikili bir amaca hizmet etti: Reich vatandaşı olmaya uygun olmadıkları düşüncesi doğrultusunda, aileleri fiziksel ve sosyal olarak ayırmayı ve yok etmeyi amaçlama ve tüm üyelerin Aryan ırkının farklı ve üstün rolünü açıkça anlamalarını sağlamak için aileleri eğitmeye ve iyileştirmeye odaklanma.
Her ne kadar resmi sosyal çalışma uygulamaları, 20. yüzyıl boyunca baskıcı rejimlerle geniş çapta uygulansa da, otoriterliğe direnen birkaç sosyal çalışmacının çabalarını ve fedakarlıklarını görmezden gelmek korkunç bir ihmal olacaktır. Çocuklarla ilgili bir kuruluşta çalışmak için İspanya İç Savaşı sırasında Barselona'ya seyahat eden Afrikalı Amerikalı sosyal çalışmacı Thyra Edwards’ı bu sosyal çalışmacılara örnek verebiliriz. Edwards Amerika'da Afro Amerikan Topluluğu ile İspanya'da savaşan ABD Abraham Lingon Tugayı arasındaki ana bağlantı oldu . Rejime kaşı çalışmaları II. Dünya Savaşı boyunca devam etti ve Roma'da Yahudi çocuklara bakım projeleri kurmaya çalışırken öldü. Irene Sendler, Polonyalı-Yahudi sosyal çalışmacı, Avrupa ve Kuzey Afrika, Kızıl Yardım ağında 1940-1943 yılları arasında çalıştı.Ve savaş döneminde Varşova Gettosu'ndan yaklaşık 2.500 çocuğun hayatını kurtaran, mültecilere, siyasi aktivistlere ve kimsesiz çocuklara bakım hizmetleri sunan sosyal çalışmacılar ve dünyadaki diğer profesyonelleri de bu duruma örnek verebiliriz.
Küresel bir gerçek ve uzlaşma komisyonu
Bu direniş geçmişine rağmen, asıl gerçek şu ki, milyonlarca insan, devlet sosyal hizmetleri tarafından kurumsal baskı ve istismar uygulamalarına maruz kaldı. Bu nedenle, sosyal çalışma mesleğinin, bu tarihi adaletsizlikleri keşfetme ve öğrenme yükümlülüğü vardır. Ve yine bu nedenle sosyal çalışma mesleğinin, kurumsal ırkçılık, şiddet ve segregasyondan muzdarip olan toplulukların bu tarihi keşfetme sürecinde önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu çerçevede bu olaylardan etkilenenlerin hikayeleri anlatılmalı ve travmatik deneyimleri 21. yüzyılda politika ve mesleki uygulamadaki anlamlı değişikliğe yol açmalıdır.
Sosyal çalışma mesleği, kendi sıkıntılı geçmişini ihmal ederek sosyal adalete dair kazanımlarını, ilerlemelerini ve sosyal adalete bağlılıklarını kutlayamaz. Bu bağın mevcudiyetinin tekrar doğrulanabilmesi için bir özür dilenmeli, kurtulan toplulukların kendi hikayelerini anlatmaları, iyileşme için güvenli bir alan sağlanması amacıyla küresel düzeyde gerçek bir uzlaşma komisyonu oluşturulmalıdır. Ayrıca, mesleğin insan haklarına dayandığı ve evrensel ve demokratik sosyal çalışma uygulamaları için bir vizyon oluşturduğu da doğrulamalıdır.
Çeviren: Umut Yanardağ
Kaynak: https://theconversation.com/from-francos-stolen-babies-to-nazi-germany-social-services-have-a-dark-past-its-time-for-a-global-reckoning-118008?fbclid=IwAR2LTLT0l19FoXfThxeldD-5UVDqSkF5SvbC7DW-KR1m7VMJuHmUfMQp0M8
[1] Auxillo Social: Franco’nun İspanyasında temel refah kurumudur. Falangistler, rahipler ve papazlardan oluşan yeni bir sosyal hizmet sınıfı tarafından desteklenen bu kurumda fakir kadınlar ve çocuklar, İspanya İç Savaşında Kayboldu
Yorumlar
Bu makaleye henüz yorum yapılmamıştır.
Yorum Ekle