1945 TARİHLİ ÇOCUK MAHKEMELERİ ÖN TASARISI İLE HEM YÜZLEŞME HEMDE MAHÇUBİYET İÇİN..
SHU Nihat Tarımeri
Bilindiği gibi 2.Eylül.2019 tarihinde yapılan adli yılın açılışında ele alınan Yargı Reform Strajesi Belgesi de gündeme gelmiştir. Bu belgenin [1] 72 .sayfasında çocuklarda ele alınmıştır. 2005 yılından beri Türk Ceza Kanununun 31. Maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu ile söz konusu uygulamalarla her sene 500 bin çocuğun başta “suça sürüklenen çocuk” şeklindeki garabet tanımla ve beraat dahil soruşturma sürecinde masumiyet karinesi aykılılıkla lekelendirildiği bir durum ortaya çıkmıştır. Çocukların korunması, himaye edilmesi ile gençlik suçluluğu açışından yeryüzünde karşılığı olmamasına rağmen çocuk ağır ceza mahkemesinin kurulması dahil hala çocuk ve gençlerin yarısının genel mahkemelerde yargılandırıldığı durum adalet adına hala söz konusudur. Buna bağlı olarak ise sadece 12-15 yaş grubu için bu bakışla çocukların alınlarına/yüzlerine yapıştırılan lekelerin temizlenmesi bu belge de görüldüğü gibi yeterli kılınmaktadır.
Aslında Dünyada ve ABD de ilk kurulan Gençlik Mahkemesi ile cezalandırma yerine korunmayı öne çıkaran böyle bir yapısının Türk hukuk dünyasında çocuk mahkemeleri şeklinde adlandırılması ve yapılanma zaman zaman bildiğiniz gibi gündeme gelmiştir.
Özellikle 1940-1950 yılları arasında başta İsviçre dahil yurtdışında eğitim alıp dönenler tarafından sahip olan bakış ve bilgilerin ele alınmasınıda gerektirmektedir.Bunların arasında örneğin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası’nın 1949 tarihli ve 15 Cilt 2. Sayısında da yer alan Doç Dr. Naci Şensoy (1917-1965) tarafından ” Suçlu Çocuklar ve Çocuk Mahkemeleri ve İnfaz Müesseleri” başlıklı makalesi yer almaktadır. Ayrıca Doç.Dr. Nurullah Kunter (1911-1994) tarafından 1949 tarihli 15.Cilt ve 1. sayıda “Suçlu Çocuklar ve Çocuk Mahkemeleri Kanunu Nasıl Olmalı?” yazılarında birlikte ele alınması 1949 yılları ve önem için de ayrıca anlamlıdır. Her iki akademisyenin dönem açısından ele alınan bu bilgiler ile günümüzdeki bakış içinde önemli olmaktadır. Prof.Dr.Nurullah Kunter ‘in hukuk eğitimi bağlamında Lozan’da doktora eğitimini tamamladıktan sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünde 1943-1946 yıllları arasından görev yapmıştır.
Prof.Dr.Nurullah Kunter görüldüğü gibi hukuk eğitimi bağlamında Lozan’da doktora eğitimini tamamladıktan sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünde 1943-1946 yıllları arasından görev yapmıştır. İstanbul Universitesi Hukuk Fakültesi de görev alırken yayınlamış olduğu suçlu çocuklar ve çocuk mahkemeleri ile ilgili öntasarı bu makale için bir neden olmuş , Giriş [4] bölümün de 1945 yılında görev sırasında , Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanmış bir öntasarı gerekçe ve maddelere yansıtılmıştır.Türkiye de çocuk mahkemelerine yönelik ilk tasarı olması ve bakış açısından da ayrı önemlidir.
Başka ülkelerde çocuk mahkemeleri ile ilgili sorunların çözülmüş olmasına rağmen 1949 yılın da yasaya hala dönüşmemesi nedeniyle de bu sorunu gündeme ele almak istediği de görülmektedir.Söz konusu bu tasarının özellikle ayrı bir şekilde mümkün olması konusunda ki bakış ve direnç sonucu ceza kanununda öne çıkan 54 maddesi dahil bu maddeler yerine tedbirlerin öne çıkarıldığı bir tasarı öne çıkarılmıştır.Çocuklar konusunda günün koşullarına uygun düzenlemelerin “lüks” görüldüğü bir durumu da yansıtmaktadır.Bu yönde benzer kanaata sahip olmadığı gibi “Memleketimizin kalkınması için her sahada olduğundan daha fazla çocuklar üzerinde durmalıyız..Umumi islahat için bir başlangıç noktası bulmakta tereddüt edenler,nihayet çocuklarda karar kılmaktadır.Suçlu çocuk davası,kimsesiz,metruk çocuklarla birlikte,büyük bir davanın ,çocuk davasının bir görünüşünden başka bir şey değildir.Yarın milletin mukedderatını teslim edeceğimiz kimselerin sayısı ne kadar çok ,kalitesi ne kadar üstün olursa,bu millete o kadar iyi hizmet etmiş oluruz.” şeklinde bakış aynı zamanda çocuklara bir “dava” ve amaç olarak ele alması o dönemde yaşayan bazı hukukçuların var olduğunu göstermektedir.
Özellikle 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve İkinci Dünya süreci dahil yeni genç Türkiye Cumhuriyetinin inşaası için İsviçre,Almanya ve’ya Fransa da ki akademik eğitimin etki ve bakışlarını da özetlemektedir.Örneğin bu bakışla ön taslağın genel gerekçesinde “ Artık denebilir ki dünyanın hiçbir yerinde suç işleyen çocuklar ,fenalık vermek ve kötülük yapmak için cezalandırmamakta,bu çocuklara hem kendilerinin hem de,hem de cemiyetin faydasının gerektiği islah edici,koryucu,terbiye edici cezalar verilmektedir. Suç çocuğun içinde bulunduğu tehlikeli durumu bildiren bir tehlike işaretidir ve yargıca bu durumu incelemek ve gerkli tedbirleri almak fırsatını verir.Yanlız ,ceza kelimesinin suç işleyenler hakkında alınan gerekli müeyyide anlamında kullanılmasının bazı yanlış anlamalara yol açmasından korkularak eski anlamdaki cezalardan ayırmak için bu müeyyidelere yeni bir ad takılmış ve emniyet tedbiri veya sadece tedbir denilmiştir.
Çocuklar hakkında suç işledikleri için alınan müeyyidelerin yalnız adları değişmemiştir.Eski anlamdaki cezalar işlenilen suçun ağırlığına göre verilmiş halde ,tedbirler suçlu çocuğun şahsiyetine göre alınmaktadır.Suçun ağırlığı cezanın ölçüsü olmaktan çıkmış,çocuğun şahsiyetini gösteren ölçülerden biri olmuştur.Çocuğun şahsiyeti her bakımdan araştırılmaktadır.Beden ruh yapısı muayene edilmekte,aile ve okul durumu incelenmektedir.Hülasa ,kimsesiz,bakımsız,yoksul aylak çocuklar konusunu inceleyen Cumhuriyet Halk Partisi Grup Komisyonun 25/5/1945 tarihli raporunda da belirtildiği gibi “ Denilebilinir ki garp memleketlerinin hiç birisinde artık suçlu çocuğun işlediği fiile göre cezalandırma fikri kalmamıştır onun yerine yolunu şaşırmış küçüğün ,topluluk menfeaatlerine aykırı fiil işleyen çocuğun iyileştirilmesi,düzeltilmesi ve yeniden cemiyete faydalı kılınması prensibi hakim olmuştur.sf 57 .” şeklinde yer almaktadır.Cezalandırma yerine tedbirleri öne çıkarırken çocuklara yönelik bir siyaset ve yönetim varlığıda görülmektedir.Ancak bu açıklamalar yer aldığında özellikle halen yürürlükte olan TCK.31. maddesinin aynı zamanda eski Türk Ceza Kanunun 54 .maddesinin devamı olması söz konusu bilgileri anlamlı ve önemli kılmaktadır.
Çocuğun işlediği fiile göre cezalandırılmasını engellemek için eski TCK.54 maddesine yönelik öne çıkarılan “Suçlu çocuklar ve Çocuk Mahkemeleri hakkında kanun ön tasarısı” geçici 3 madde ile birlikte 50 maddeyi de içeren metinde “ Ceza ve Tedbir Sorumluluğu” başlığı altında “Ceza ve Tedbir sorumluluğu olmıyan çocuklar” ile ilgili olarak 1 .madde; “Suçu işlediğinde yedi yaşını bitirmemiş olanlara ceza verilmez.Bunlar hakkında tedbirde alınmaz.” şeklindedir. 2.madde ki “Yalnız tedbir sorumluluğu olan çocuklar” ise ;”Suçu işlediğinde yedi yaşını bitirmiş olup da on sekiz yaşını bitirmemiş olanlardan hüküm zamanı onsekiz yaşını bitirmemiş bulunanlar hakkında ceza verilmez.,gerekli terbiye,islah,bakım ve koruma tedbirleri alınır.Suçu işlediğinde yedi yaşını bitirmiş fakat on yaşını bitirmemiş olan küçük hakkında tedbir alınabilmesi işlenen suçun ağır ceza mahkemelerinin görevine giren bir cürüm olmasına bağlıdır.“ şeklinde ki madde söz konusu bakışında en önemli göstergesidir.
Ceza sorumluluğu açısından çocuklar “ ise 3. Maddede yer almakta olup” Suçu işlediğinde on dört yaşını bitirmiş olup da on sekiz yaşını bitirmemiş olanlardan hüküm zamanı on sekiz yaşını bitirmiş bulunanlar hakkında tedbir alınır.Gerektiği zaman ceza da verilebilir.” 14 yaş için bir sınırlama ayrıca öne çıkarılmaktadır. 4.madde “Yalnız ceza sorumluluğu olanlar “ile ilgilidir. “Suçu işlediğinde onsekiz yaşını bitirmiş olanlara ceza verilir. 5. Madde ise “Kanundaki terimler ;Bu kanunda yedi yaşını bitirmiş fakat ondört yaşının bitirmemiş çocuklar (küçük çocuk),on dört yaşını bitirmiş fakat on sekiz yaşını bitirmemiş çocuklar (yetişkin çocuklar),on sekiz yaşını bitirmiş fakat yirmi bir yaşını bitirmemiş olanlar da (gençler) terimi ile gösterilmiştir.Sf.85-86 ” şeklinde böyle bir ayırımda diğer önemli örnek ve bakıştır. Çocuklar açısından bir ayırım öne çıkarılmış aynı zamanda yirmibir yaşının bitirmemiş olanların “genç” terimini ele alması da 1945 gibi bir dönem için çok çok ileri bir adımdır.
Adalet Bakanlığındaki görev açısından yer alması ve eğitim boyutu dahil bazı konuların tedbir açısından eksik olduğu tasarı cezalandırma yerine öne çıkarılan bakış konunda ki öncülük aynı zamanda Türk hukuku açısından da ayrıca bir değerlendirme noktasıdır.Başta kaynak kanun açısından İtalyada terk edilen Zanardelli İtalya Cezasının terk edilmesi ve 1930 larda Rocco İtalya Ceza Kanununa dönüşmesini de içeren bu süreçte diğer önemli bir nedendir. Tedbirlerin 50 madde arasında 30 . madde de ise “Soruşturma ve araştırma “ ile ilgilidir. “ Çocuk yargıcı veya görevli sulh yargıcı sanık çocuk hakkında gerekli araştırma ve soruşturma yapar.Yargıç çocuğun hüviyetini ve yaşını araştırır.,çocuğun geçmişi ,beden ve ruh yapısı,okul durumu,içinde yetiştiği ve bulunduğu şartlar ,ailesinin maddi ve ve manevi durumu ve çocuğun terbiye islah ,bakım ve koruması için gerekli tedbirler hakkında hiçbir şekilde bağlı olmaksızın araştırmalar yapar ve bu hususta mevcut resmi veya yetkili kılınmış hususi müesseselerden ve gözeticilerden faydalanır.Araştırma gerekirse ,çocuğun bedeni ve ruhi muayenesi ile tamamlanır.Yargıç gerekirse,,çocuğu bir müşahade merkezinde ,müşahade altına aldırır.Araştırmayı yapan yargıç,Ceza Muhakemesi Usuü Kanunu’nun 154. Maddesinde savcıya tanılan yetkiler kullanılır.Yargıç suç olup olmadığını ve suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğini anlamak üzere umumi hükümler gerğince soruşturma yapar .Soruşturma suç yerinde de yapılabilir sf 90). Duruşma ile ilgili 34 madde ise “Durşmalar gizlidir.Hüküm aleni bildirilirDurşmalarda yargıcın izni ile ancak çocuğun yakın akrabaları,çocukları koruma dernek ve kurumları temsilcileri ve gözeticileri bulunabilir.Menfaati gerekiyorsa çocuk yapılan duruşmalarda hiç bulundurmayabilir veya sorgudan sonra uzaklaştırılabilir.Duruşmalar umumi mahkeme salonlarında yapılmaz.”Zabıt ile ilgili 35 ise “Duruşmalarda umumi hükümler gereğince zabıt tutulurAraştırma sonuçları da zapta geçirilir.”.Yargıçlar tarafından karar verilmeden önce çocuğa yönelik söz konusu araştırmanın “hiçbir şekilde bağlı olmaksızın şeklinde öne çıkarılması dahil yer alan bakış ve düzenlemeler 1945 yılındaki dönem içinde ayrı ve önemli bir örnektir.
7.5.2004 tarihinden itibaren iç hukukun parçası olan BM Çocuk Haklarına Dair sözleşme ve bu sözleşmenin önsözünde ki Pekin Kuralları arasında “sosyal araştırma/inceleme” ile yer verilen 16 . maddesi usül hukuk açısından önemlidir.Karar verilmeden önce çocuk ve gençlerin yaşam koşulları ve sosyal ortam konusunda bilgiye sahip olmasının zorunlu olması , bu yöndeki yöntem ve araçlar konusunda yetkinliğin aranılması ise Pekin Kuralının 22 maddesini birlikte ele almayı gerekmektedir. Fakat hem TCK.31. madde ve ÇKK./35 ile Türkiye de farklı bir şekilde yansıtılması,yozlaştırılması ve bu yöndeki yoğun çabalar ele alındığında 1945 tarihli bakış ve düzeyin ötesinde bir tasarı söz konusudur. Dönem özelliği ile birlikte çocuğa ve insanlığa “dava” olarak bakanlar ile günümüzde ki bakışın da ayrıca sorgulanması gereken bir örnektir.Yine dönemine göre günün koşulları ve lüks olarak hala geçerli olan bakış nedeniyle görüldüğü gibi katılanların kadın ve hukukçular dışında dahil edildiği benzer heyetli mahkeme yerine tek hakimli olması gibi bazı eksikler olmasına rağmen başlangıç için de bir önemli bir dönem noktası olabilirdi. Bu eksikliklere rağmen ceza sorumluluğu dahil görüleceği gibi bakış ve düzenleme günümüzde öne çıkan Çocuk Hakları Sözleşmenin de önünde olduğu ve araştırma gibi boyutun usül açından da öne çıkarılmış bir tasarı söz konusudur. Tarihine de not edilmiş bu tasarı ve bu bilgiyi hatırlatmak günümüzde hala günceldir.Özellikle günümüzde çocukların korunması adına öne çıkarılan TCK 31. maddesi ve ÇKK.35. maddesi açısından ortaya çıkan her sene 500 bin lekelendirilmiş çocuklar ile birlikte sözleşmelere ve adil yargılama açısından oluşan aykırılıkları hala savunanlar ve ortak olanlar için de ayrı bir mahçubiyet noktası olabilmektedir.2.9.2019
SHU.Nihat Tarımeri
Zürih Gençlik Savcılığı (eski) Sosyal Hizmet Uzmanı
[1] http://sosyalhizmetuzmanlari.com/makale/oku/200/yargi-reform-strajesi-belgesi–600-binden-fazla-lekelendirilmis-cocuk-ve-utanicak-sayilar-icin-cagri–1
[2] https://www.youtube.com/watch?v=Ex8N4FisYMU
[3] https://dergipark.org.tr/iuhfm/issue/9130/114351
http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuhfm/article/view/1023005333/1023004870 (2.9.20199
[4]“ Çocuk Mahkemelerinde teşkil edileceğinden son zamanlarda yeniden bahsedilmektedir.Adalet Bakanlığının bu mevzu hakkında ,İngiliz kültür heyetinin davetlisi olarak memleketimize gelmiş bulunan Birmingham çocuk hakimlerinden Mr.Hamilton- Baynes’in fikir ve mütalaalarının da aldığını gazetelerden öğrenmiş bulunuyoruz.
Eğer yanılmıyorsak,çocuk mahkemelerinin memleketimizde teşkili için ilk resmi çalışmalar,sayın Ali Rıza Türelin Bakanlığı zamanına rastlanmakta,Bakanlıkça tavzif edilerek hazırladığımız ve 30/7/1945 tarihinde takdim etmiş olduğumuz.(Suçlu çocuklar ve çocuk mahkemeleri hakkında kanun ön tasarısı)öyle zannediyoruz ki bizde bu yolda ilk adımı teşkil etmektedir.Bu bahsin tazelendiği bu sıralarda ,bo ön tasarının,ve gerekçesinin neşrinde,çocuk mahkemeleri kurulması meselesinin meydana çıkardığı ve her memlekette bakşa bir hal suretine bağlanmış olan çeşitli meseleleri toplu ve sistemli bir şekilde ortaya koyduğu için, hiç olmazsa,çocuk suçluluğu ile alakalı her ilim kolu mensuplarının katılmasını istediğimiz münakaşalara esas olabilmek gibi bir fayda umuyoruz.
Zamanının kanun diline göre kaleme alınmış olan ön tasarımızda,dil münakaşalarına dalıp esas meselenin ihmal edilmesine mani olur kaygısıyla,ufak tefek rötüşler yapmayı maslahata daha uygun bulduğumuzu da ilave etmek isteriz..
Şurasını da belirtmek icap eder ki, tasarıda ceza ve tedbirlerin yan yana bulunması,müeyyidelerin ikiliğini kabul edişimizden değil, bu kanunun mevcut ceza kanunu çerçevesi içinde mütalaası zaruretinden doğmuştur.
Söylemeden geçemiyeceğimiz bir nokta daha vardır.Suçlu çocuklar hakkında ayrı bir kanunu,mahkemelerin,infaz müesseselerini lüzumsuz veya masraflı,milletin umumi yaşayış seviyesine göre lüks bulanlar olacaktır. Biz bu kanaatte değiliz.Memleketimizin kalkınması için her sahada olduğundan daha fazla çocuklar üzerinde durmalıyız..Umumi islahat için bir başlangıç noktası bulmakta tereddüt edenler,nihayet çocuklarda karar kılmaktadır.Suçlu çocuk davası,kimsesiz,metruk çocuklarla birlikte,büyük bir davanın ,çocuk davasının bir görünüşünden başka bir şey değildir.Yarın milletin mukedderatını teslim edeceğimiz kimselerin sayısı ne kadar çok ,kalitesi ne kadar üstün olursa,bu millete o kadar iyi hizmet etmiş oluruz.Fakat gerekli müessseleri kuramayacak eleman yetiştiremiyecek ve tahsisat veremeyecek isek,çocuk mahkemelerini teşkilde bir fayda yoktur.Ceza kanunda yazılı ağır hapis,hapis,hafifi hapisi gibi çeşitli cezalar bile infaz sırasında çok defa fark arzetmemekte ve Ceza Kanununun yirmi üç sene sonra bile hakkiyle tatbik edilememektedir.Suçlu çocuklar ve çocuk mahkemeleri hakkındaki kanun da böyle tatbik edilecekse,bizim memlekette çocuk mahkemeleri vardı diyebilmemizden başka bir işe yaramayacaktır.Bu itibarla maddi imkanların mevcudiyetine iyice emin olmadan ve çocuk mahkemlerinin ve suçlu çocuklar hakkında tatbil olunacak tedbirlerin faydasına ciddi surette inanmadan yola çıkmamak ihtiyatlı bir hareket olur. Sf.55-56” .
Ek ;İlgili doya ekte.
Kaynak :http://sosyalhizmetuzmanlari.com/makale/oku/205/1945-tarihli-cocuk-mahkemeleri-on-tasarisi-ile-hem-yuzlesme-hemde-mahcubiyet-icin
[…] Kaynak: http://sosyalhizmetuzmanlari.com/makale/oku/205/1945-tarihli-cocuk-mahkemeleri-on-tasarisi-ile-hem-y… […]