Perşembe, Kasım 13, 2025

Tel: 0544 865 16 56

Ana SayfaGenelGÜNLÜKLER 1967-2023 Kitabından

GÜNLÜKLER 1967-2023 Kitabından

 

GÜNLÜKLER (1967-2023)

“İnsan merak eder, yeryüzünü anlamaya ve anlamlandırmaya, sonra da açıklamaya çalışır. Yaşamın her yanının ne olduğunu, nasıl yaşandığını, nasıl çalıştığını, nasıl bozulduğunu, nasıl düzeldiğini, ölümün ne olduğunu, yeni doğumların doğasını ve pek çok şeyi kavramaya çalışır. Bulabildiklerini depolayarak nedensellik içinde bağlantı kurar, anlayamadığına biat eder, inanç geliştirir. Acaba gözden kaçırdığımız bir referans noktası, dayanacağımız ve güç alabileceğimiz bir pusula var mı?

Küresel yöneticilerce tüm dünya ülkelerinde ve bizde de insan eliyle üretilen sosyopsikolojik eksikliklerle toplum, kendi sosyolojisini hangi yollarla kurabilecek, düştüğü tuzaklardan nasıl çıkabilecek? Bireyler içsel bütünlüklerini nasıl sağlayabilecek, yurttaş inşası ile toplumsal bütünleşmeyi nasıl başarabilecek ve bütün bu açmazlardan insanlık nasıl kurtulabilecek?

Kavramsal anlam ve yeryüzünü zihinsel anlamlandırma süreci, uygun ve yeterli bilgi ve içeriğe sahip olunmadan, kolay yollardan gerçekleştirilebilecek anahtar teslim bir olgu değildir! Sosyal bilimler; yaşamı anlamlandırma, yaşamın zorluklarıyla başa çıkabilme, kendini var etme, kendini gerçekleştirme ve doyumlu, etkili yaşama noktasında destek olup, homo sapiens’i güçlendirebilmeyi, özgürleştirmeyi, geliştirmeyi başaramıyorsa neye yarar? Kesmeyen bıçak, neye yarar?”

[Dr. Uğur Özdemir, “SH’in Ne’liği” kavrayışından (2018) esinlenerek…]

 

 

 

 

 

 

“Bir kitabı okurken, o satırların sahibi yazarın

eziyetle, canından can koparak ürettiği

metnin içine hapsolmuş sesini ve çığlıklarını duyabilirsiniz…

Bu kitabı seçmek, almak ve okumak, esasında

“mahrem” ve benzersiz bir deneyimdir.

İsimsiz okur, ismini deşifre etmiş yazarın

Düşüncelerinin ve yaşamının dönemeçlerinde,

herkesin zaman zaman kaybolduğu dehlizlerden

ne şekilde çıkabileceğinin ipuçlarını arar.

Bu deneyim yazıya, bilgiye ve öğrenmeye değer veren,

zevkleri ve dünyaya bakışları benzer iki

homo sapiens’in

bu fani yeryüzündeki en asil ve

en mutlu karşılaşmasıdır…”

 

Acı sosyal tespitler

bireylerin, toplumların ve ülkelerin

ekonomik, psikolojik, sosyal

ve kültürel özellikleri, coğrafyaları,

geçmişleri, tarihsel yapıları, yaşam biçimleri,

yaşam deneyimleri,

sorunlarının yapı ve niteliği, gereksinimleri,

kaynakları, yönetsel yapıları, siyasetleri farklı…

çağdaşlaşmayı, gelişmeyi, ilerlemeyi,

demokratikleşmeyi,

kalkınmayı, yaşam kalitesini geliştirmeyi,

bireyi, aileyi güçlendirmeyi ve özgürleştirmeyi hedeflemek

içi boş temennilerle olmaz!

mucizeler

mucize yaratacak adımların

birikimiyle olur

beyinleri dolu bilinçli yurttaşları

inşa ederek olur…

modernleşmeyi,

hukuksallaşmayı, sosyal adaleti

ve insan haklarını yerleştirmeye odaklanmak,

her devletin temel ülküsü olmalıdır!

bilgi, beceri ve değer bakımından

insanlığın evrensel temel taşlarına yerleşen,

her topluma özgü

yerel bilgilerle zenginleşen,

son yüzyılda dünyada meydana gelen

bilimsel ve teknolojik gelişim

ve değişimlerle zenginleşmiş,

ileri ve modern anlayışlara ulaşmış merkez ülkeler;

demokratik aile ve toplum düzenini oluşturmayı

başarmışlardır!

eşitsizlikler, adaletsizlikler, çelişkiler

ve kısır döngülerin giderilerek

toplumsal sorunların çözümlenmesi,

sosyoekonomik gelişme

ve toplumsal barış, denge,

toplumsal bütünleşme

batı’da böyle sağlanmıştır!

şeytanı çocukları

kötülüğün acımasız anayasasıyla

onlara

yeryüzünü sömürme lüksü tanımıştı…

çevre ülkelerde

içeriden ve dışarıdan sömürülmeye uygun

dış destekli yapılar oluşturdular

küresel yönetim merkezlerinin kontrolünde

yıllardır süren çözümsüz

ekonomik bunalımlar,

bitmeyen krizler,

zahirî siyasetler ve aktörler

yarattılar, uyuttular ve sömürdüler…

diğer geri kalmış ülkeler

üretimsizlik, örgütsüzlük

ve sivil toplumun zayıflığı ile

sürekli olarak

iç ve dış borçlanma sarmalında,

enflasyon, borç ve faiz çukurunda debelendiler…

doğal kaynakların

ve ülkelerin varlıklarının sömürülmesi

iyice kurumsallaştırıldı!

dinin merkeze konularak

yoksulluğun, işsizliğin

ve kaderciliğin kitleleri uysallaştırması,

az gelişmiş toplumsal yapılarda

sürekli olarak yeniden üretildi…

çaresizlik ve eziyet

uğursuz bir miras gibi

bu toplumsal yapılara ustaca yedirildi

öyle ki diğerlerine

gün yüzü göstermediler!

 

 

Ekler

BENZER YAZILAR

POpüler yazılar

Güncel Yorumlar